Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Bakanlıktaki görüşmesinin ardından Avusturya Dışişleri Bakanı Alexander Schallenberg ile ortak basın toplantısı düzenleyen Fidan, Avusturya ile ticareti 2023’te 4 milyar dolardan bu yıl 5 milyar dolara çıkarmak istediğini söyledi. Fidan, görüşmede bu hedefe ulaşmak için atılacak adımları ele aldıklarını, terörle mücadelede de Avusturya’dan daha yakın ve daha büyük işbirliği beklediklerini söyledi. Fidan, Türkiye-Avrupa Birliği (AB) ilişkilerine de değinildiğini belirterek, “Türkiye’nin AB ile ilişkilerinin, başta katılım müzakereleri olmak üzere her alanda geliştirilmesi ve daha sağlam temellere oturtulması gerektiğini vurguladım. Kendisiyle başta gümrük birliği ve vize prosedürleri olmak üzere çeşitli AB-Türkiye ilişkileri konusunda uzun bir görüşme yaptık. Bugünkü toplantımızda ayrıca Türkiye’nin AB’ye katılım sürecinin bazı üyelerin kısır siyasi gündemlerine bırakılmayacak kadar önemli olduğunun altını çizdim. Türkiye’ye yönelik dışlayıcı politikalar, küresel güç olmayı hedefleyen AB’yi zayıflatıyor. “Bu dışlayıcı tutuma karşı AB üyeliği bizim için stratejik bir hedef olmaya devam ediyor” dedi.
“UKRAYNA’DA DİPLOMATİK YÖNTEMLER KULLANILMALI”
Avusturyalı mevkidaşı ile küresel ve bölgesel konular ile ikili ilişkilerin ele alındığını belirten Fidan, şöyle konuştu: “Başta Filistin, Ukrayna ve Balkanlar olmak üzere diğer konuları da görüştük. Ukrayna’nın toprak bütünlüğünü, egemenliğini ve bağımsızlığını destekleme isteğimizi yineledik. Ukrayna’nın haklı davası için diplomatik yöntemlerin kullanılması gerektiğini vurguladım. Balkanların barışı ve güvenliği hem ülkemiz hem de Avusturya için önemlidir. Bölgenin sorunlarının bir an önce çözülmesini istiyoruz ve bu yönde aktif olarak çalışıyoruz. Avusturya ve Türkiye’nin özellikle Balkanlar’daki sorunların çözümünde daha fazla işbirliğine ihtiyaç duyduğu açık” dedi.
“Diplomatik çabalar yine başarısızlıkla sonuçlandı”
İnsanlık tarihinin büyük acılara neden olan hatalarla dolu olduğunu ve bugün Gazze’de insanlık tarihine yeni bir lekenin eklendiğini belirten Fidan, şöyle konuştu: “Geçtiğimiz hafta Hamas ateşkese evet dese de diplomatik çabalar bir kez daha başarısızlıkla sonuçlanmış gibi görünüyor. İsrail’in Refah’ı işgal etme niyetinin bir sonucu. Türkiye olarak Filistin devletinin tanınması gerektiğini ve iki devletin çözüme odaklanması gerektiğini başından beri vurguladık. İsrail’e karşı bu hedefe yönelik somut adımlar attık. Ticaretimizi sonlandırdık ve İsrail aleyhine Uluslararası Adalet Divanı’nda açılan davaya müdahale kararımızı açıkladık. Bu noktada dünyanın iki devletli çözümün gerekliliğini her geçen gün daha iyi anladığını görüyoruz. Her geçen gün daha fazla ülke Filistin Devleti’ni tanıyor. Uluslararası Adalet Divanı davasına müdahale etmek isteyen ülkelerin sayısı artıyor. Geçen hafta BM Genel Kurulu, BM faaliyetlerine daha geniş anlamda ve ayrıcalıklarla katılmalarına olanak sağlayacak yeni bir karar kabul etti. “Bu tablonun özeti, İsrail’in uluslararası toplumdan giderek daha fazla izole edilmesidir” dedi.
‘KİMİN YAPTIĞINA DEĞİL NE YAPILDIĞINA BAKALIM’
Batı dünyasının İsrail’e verdiği desteğin nedenini “İkinci Dünya Savaşı sırasında yaşanan talihsiz olaylar ve bugün Almanya, Avusturya ve bazı Avrupa ülkelerinin takındığı tavır sonucunda yaşananlar” olarak nitelendiren Fidan, şöyle konuştu: ” Ancak vurgulamak istediğimiz nokta şu: Dün yapılanlar da, dün yapılanlar kadar yanlıştır. Dün masum Yahudileri toplama kamplarında öldürmek nasıl yanlışsa, bugün de masum Filistinli çocukları öldürmek aynı derecede yanlıştır. Gece yataklarında uyurken büyük darbeler yiyen anneler. Kimin yaptığına değil, yapılana bakalım. Bizim kınamamız gereken, mazlumların ve öldürülenlerin ta kendisidir. Buradan başlayalım, aksi takdirde tarihte mazlum olan bugün de zalim olmuşsa, tarihte mazlum olduğu için bugün yaptığı zulmü mazur görmek bizi yanlış yola sürükler. Dolayısıyla aktörden çok etkinliğin kendisine bakmamız lazım, hareketin kendisine bakmamız lazım” dedi.
‘BU BİR SOYKIRIM GİRİŞİMİDİR’
İsrail’in işgalci bir güç olduğunu belirten Fidan, işgalin her geçen gün farklı şekillerde devam ettiğini, Filistin topraklarının yerleşimci denilen hırsızlarla çalındığını, uluslararası toplumun bunu durdurmak veya baskı yapmak için hiçbir şey yapmadığını vurguladı. Fidan, şunları söyledi: “Herkes bir patlama olacağını biliyordu ve bu patlama 7 Ekim’de gerçekleşti. Biz Türkiye olarak 7 Ekim’de sivillerin öldürülmesini elbette kınıyorduk. Bu bizim prensibimizdir. Ancak aynı şekilde, İsrail’in binlerce masum Filistinliyi sadece bir gün değil yedi ay boyunca sistematik bir şekilde öldürmesi, milyonlarca insanı yerinden etmesi ve tüm yerleşim yerini yaşanmaz hale getirmesi de bir insanlığa karşı suçtur. Bu bir soykırım girişimidir, soykırım eylemidir” dedi.
SCHALLENBERG: TÜRKİYE’NİN DÜZENSİZ GÖÇ KONUSUNDA DESTEĞİNE İHTİYACI OLDUĞUNU BİLİYORUZ
Avusturya Dışişleri Bakanı Alexander Schallenberg, Türkiye’nin AB üyeliği konusunda bazı şüpheleri olduğunu söyledi. Schallenberg, Türkiye’nin Orta Doğu’daki sorumluluğunun altını çizerek şunları söyledi: “Uluslararası gelişmelere rağmen ilişkilerimiz çok iyi, dolayısıyla Türkiye’nin altıncı büyük yatırımcısıyız. Bunu daha da geliştirmek istiyoruz. Bu konuda büyük bir ilgi var ve hem AB’nin hem de Avusturya’nın Türkiye ile daha iyi işbirliği yapması mümkün. Tam üyelik konusunda elbette bazı haklı şüphelerimiz var ama her iki tarafın çıkarlarını koruyan, tam ölçülü bir hedefimiz olmalı. Güvenlik konularını düşünmüyorum, düzensiz göçü veya terörü düşünüyorum. Burada hem ikili olarak hem de Avrupa ile iyi bir iş birliğine gerçekten ihtiyacımız var. Dün İçişleri Bakanımızla çok güzel bir görüşme gerçekleştirdik ve karşılıklı saygı çerçevesinde daha fazla işbirliği yapmayı arzu ediyoruz. Türkiye’nin özellikle göçmenler konusunda büyük bir yük taşıdığını görüyoruz. Türkiye’nin düzensiz göç konusunda daha fazla desteğe ihtiyacı olduğunu biliyoruz. Güvenlik işbirliğine ihtiyaç var ve bunun geniş bir bağlamda ele alınması gerekiyor. Türkiye’nin etrafında bir ateş çemberi var. Türkiye’nin önemli bir rolü ve sorumluluğu var” dedi.
“AVUSTURYA’DA 350 BİN KİŞİ YAŞIYOR”
2024 yılı, Türkiye ile Avusturya arasındaki Dostluk Antlaşması’nın 100’üncü, İşgücü Anlaşması’nın ise 60’ıncı yıl dönümü olarak kutlanıyor. Avusturya’nın Türkiye’deki yatırımları 2005-2024 döneminde 10,9 milyar dolara ulaşmış olup, ülkemizde Avusturya ortaklığı veya sermayesi olan 1.000’e yakın şirket faaliyet göstermektedir. Ayrıca Avusturya’da Türkiye’den göç eden ailelerden 350 bin civarında kişi yaşıyor. Bu Avusturyalı veya Türk vatandaşlarının sahip olduğu işletme sayısı 12.000’i aşmış olup, işletmelerin toplam yıllık cirosunun 1 milyar Euro civarında olduğu tahmin edilmektedir.